Allahü teâlâ kalbe bakarHikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İnsanlar
birbirlerinin görünüşüne bakar. Allahü teâlâ, kalbe ve niyete bakar.
İnsanlar birbirlerinin ne yaptıklarına bakar. Allahü teâlâ, niçin
yaptığına bakar. Bir işi ne için yaptığımızı en iyi bilen, Allahü
teâlâdır. Dinde niyet esastır. Bütün ameller, bütün ibadetler niyete
bağlıdır. Amel çok, niyet bozuksa, on para etmez. Niyet çok güzel,
fakat amellerde kusur varsa, Allahü teâlânın izniyle kurtulur.
Bazı
bilinmeyen ve görülmeyen hizmetler ve ibadetler var ki, onun kazancını
kimse tahmin edemez. Mesela, bir gün Cebrail aleyhisselam, Peygamber
efendimize gelerek dedi ki:
� Yâ Resulallah, bu gece Ebu Bekr-i
Sıddık�ın kazandığı sevab, kıyamete kadar gelecek bütün insanların
kazancından daha fazladır. Ebu Bekir böyle bir ibadet yaptı.
Ertesi gün Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekr�i yanına çağırıp buyurdu ki:
� Yâ Eba Bekir, sen dün gece ne yaptın?
� Her zamanki gibi ya Resulallah, namaz kıldım, Kur�an-ı kerim okudum, yattım.
�
Başka ne yaptın? Sen bu gece öyle bir ibadet yaptın ki, kıyamete kadar
gelecek Müslümanların sevabları toplamından daha fazla sevab kazandın.
Neydi o ibadet?
� Ya Resulallah şu olabilir mi? Yatağa yattığım zaman kendi kendime, (Ya Rabbi, sen Allah�sın. Kur�an-ı kerimde, (Allah, verdiği sözden dönmez)
buyuruluyor. Sen öyle takdir ettin ki, Cenneti de, Cehennemi de
insanlarla dolduracaksın. Cehennem insanlarla dolacağına göre, benim
vücudumu öyle büyüt ki, Cehennemi ben doldurayım, başka kimse girmesin)
demiştim. O ibadet bu olabilir.
Resulullah efendimiz tasdik edip, (Evet o ibadetin sayesinde büyük derecelere kavuştun) buyurdu.
Hazret-i
Ebu Bekir, kimseye söylemediği, kimsenin bilmediği bu niyeti sebebiyle
kıyamete kadar, kimsenin erişemeyeceği kadar sevab kazandı. Allah
indinde, kalbden yapılan ibadet, zikir, niyet, dille yapılandan
efdaldir. Hatta dille olup, kalb gafil olursa, o niyet, niyet değildir.
Namaz kabul olmaz, hac kabul olmaz, hiçbir şey kabul olmaz. Bizim
dinimizin esası kalbdeki niyettir. Namaza dururken, bir yere giderken,
insan içinden sürekli konuşur. O konuştukları, Allah indinde bilinir,
ona göre de ecir verilir. Günah verilmesi için yapılması lazım, fiile
dönmesi lazım. Ancak ecre sebep olacak işi, içinden geçirdiği anda
sevab yazılır.