Fırtınalı bir hayatın ortasında
birleştik. Sen, kendine yakın bulduğun insanların sana yaptığı
hatalardan şikayet ediyordun., bense uzun yıllar acısını çektiğim bir
aşkın yaralarını sarmaya çalışıyordum.
İyi birer dosttuk, her şeyi paylaşır olmuştuk. Bu yakınlaşmamızın kısa
bir sürede olmasına rağmen zamanım öyle tatlı, öyle güzle geçiyordu ki
ben içimdeki kıpırdanmalardan habersizdim.
Sanki rüyadaydım, gözlerimi açtığımda dostluğun yerini aşk almıştı.
Kendimi tutamamıştım işte. Duygularıma hakim olamamıştım. Sen benim
aşkım, bense senin dostundum artık. Sana aşık olduğumdan habersizdin.
İçimdeki volkan öyle taşmıştı ki patlamak için sabırsızlanıyordu.
Sonunda o gün gelip çatmıştı. Bütün duygularımı bütün hislerimi
açıklamıştım ben sana. Sense bana sadece şaşkın bir ifadeyle bunların
yalan ve şakadan ibaret olması için yalvarmıştın.
Bende sana bunların ne şaka ne de yalan olduğunu üstüne basa basa
vurgulamıştım. İçim rahatlamıştı. Çünkü bir insana '' seni seviyorum ''
demek kolay bir iş değildi. Yürek isterdi. Ben bu işi becerememiştim
ama sonucuna da katlanmak elimde değildi. Çünkü asıl olan benim için
bugündü ve ben bugün sana söylemem gereken şeyleri yarına
bırakmamıştım. Yarın böyle bir fırsatın elime geçeceğini düşünerek
bütün her şeyi açıklamıştım.
Dünya fani her an her şey olabilir bizim dünyamızda... Şimdi içim çok
rahat ama bir o kadar da huzursuzum. Çünkü bunları sana anlatınca suçlu
ben oldum. Şimdi o eski günleri arıyorum, hiç sebepsiz, ani ayrılışın
şokunu üzerimden atamamamın sonucundandır. Ve zaman eskiden öyle güzel
öyle tatlı geçerken şimdilerde, bin bir azap bin bir acıyla geçiyor.
O günün üstünden çok zaman geçti. Şimdi ben senden benim olmanı değil
bana biraz hak vermeni istiyorum. Bana duyduğun nefreti duygularımın
üstünden çekmen için yalvarıyorum. Bana ne kadar kızsan ne kadar nefret
etsen de ben seni yine de seviyorum. Duydun değil mi? Seni seviyorum.